SAVAŞ ve GÖÇ
Bugün II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ortaya çıkan en ağır insani krizin tetikleyicisi olarak
Suriye’deki çatışma ortamını gösterebiliriz üstelik görünürde sona ereceğine ilişkin bir belirti de
bulunmuyor. Milyonlarca insan evlerini terk edip komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı ve bu
insanların gelecekleri de maalesef belirsiz. Çocuklar kriz karşısında en ağır bedeli ödeyen ve en ağır
yükü taşıyan kesim olmaya devam ediyor. Eğitimleri, duygusal sağlıkları, hatta yaşamları bile risk
altında. Kasım 2015 itibarıyla 5,5 milyon kişiyle Türkiye en fazla sayıda Suriyeli barındıran ülke
konumunda. Suriyeli sığınmacıların ülkemize yarattığı toplumsal etkilere bakıldığında; dil, kültür ve
yaşam tarzı farklıkları toplumsal uyumu güçleştirmektedir, yerel halk arasında çok eşlilik
yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranları artmaktadır, çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır.
Bunun yanı sıra etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmuştur, çarpık
yapılaşma artmaktadır, bazı sınır illerinde demografik yapının değişmesi endişesi kaygı
yaratmaktadır, söz konusu demografik yapıdan kasıt doğurganlık oranı, nüfus artış oranı gibi
konularda değişim ortaya çıkmasıdır. Ve elbetteki herkesin büyük endişesi Suriyelilerin yaşam
koşullarının zorluğu ve eğitim imkânından faydalanmıyor olması dolayısı ile uzun vadede suç
oranlarındaki artış da dâhil bazı sosyal sorunlara uygun oluşmasıdır.